Pages

9 Mart 2012 Cuma

R.I.P TESS

Mudurumun cocugu kadar cok sevdigi bir kopegi vardi; ismi Tess. Ben kucuklugunu gormedim ama mudurumun ve burada yaklasik on senedir calisan diger is arkadaslarimin dedigine gore Tess hayatinin hemen hemen yarisini burada, bu isyerinde gecirmis.  Ben de ise basladigim gunden beri haftanin en az bir kac gunu Tess'i isyerinin kapisinda gelenleri karsilarken gormusumdur.  Hemen ustunuze atlar, ellerinizi yalamaya baslar, yerlerde yuvarlanirdi sirf karnini oksatabilmek icin.  Seninle biraz oynastiktan sonra da John'un, mudurumun, odasina gider, onun masasinin altinda guzel bir uykuya dalardi.  John toplanti icin disari cikmak zorunda kaldiginda Tess'i ofiste birakir, o daha kapidan cikmadan once Tess baslardi mizildanmaya sanki beni birakma dercesine. John geri geldiginde de bir sevinc ki sormayin...

Tess henuz yeni yetismeyken
4-5 ay once Tess bir cesit idrar yollari enfeksiyonuna yakalandi.  Surekli tedavi gordu; ozel bir diyet, cesitli ilaclar, vitaminler.  Iyilesmisti de aslinda.  Yaklasik iki ay once de ciddi bir trafik kazasi gecirdi.  Arabadan iner inmez evin bahcesinde gordugu tavsani kovalamaya baslayinca birden yola firlamis ve gelen 4x4 araci gormemis.  Tess yola aniden firladigi icin de arac sahibi maalesef duramamis ve Tess'e carpmis. 
Uzun bir iyilesme surecinin ardindan tam hersey yolunda derken bu sefer de 2 hafta once Tess'de tedavi edilemez, geri dondurulemez bir bobrek yetmezligi oldugu ortaya cikti.  Veteriner iki haftalik omru var demisti o zaman ama John hep umutluydu belki duzelir, iyilesir diye.  Her sabah soruyordum John'a Tess'in durumunu ve O her seferinde aglayarak cevap veriyordu: "Nurdan, gozlerimin onunde eriyor, hic bir sey yemiyor, su dahi istemiyor vucudu. Boyle caresiz kalmak beni mahvediyor...'  

Gectigimiz Sali gunu ofise baya erken gelmistim, John da ordaydi. Omuzlari dusmus, gozleri kipkirmizi...Soramadim ne oldu diye cunku anlamistim. "Nurdan" dedi, "Dun butun gun yatagimin uzerinden disarda yagan yagmuru izledi Tess.  Sabah cok erken uyandim, ona seslendim, yok.  Hemen disari ciktim. Tess deli gibi yagan yagmurun altinda yuzustu, boylu boyunca yatiyordu.  Hemen bir havluya sarip iceri aldim, kuruladim; titriyordu.  Veterineri aradim. Yapacak bir sey yok.  Daha fazla aci cekmesin, klinige getir dedi.  Goturdum.  Onu uyutacak igneyi yaptilar. Bir kac dakika sonra da..." dedi ve hickiriklara boguldu koca adam.  Bir sure ikimizde agladik oylece.  O an ne desem bostu, zaten hic bir sey soyleyemedim.  Sonra bir bardak cay yapti kendine, ofisine gitti ve kapiyi kapatti. Disarda yine siddetli bir yagmur vardi.


Nasil da baglaniyor insan degil mi? Evindeki o hayvan artik senin bir parcan, ailenin bir bireyi oluyor.  Hele de yalniz yasayan biriysen John gibi; hayat yoldasin oluyor o varlik. Bu yuzden anlayamiyorum beslemek icin evine kedi kopek alip da sonra bakamadigi icin sokaga birakan insanlari.  Iciniz nasil rahat ediyor o hayvancagiz sokakta bir basinayken? Hele hayvanlara zulum edenleri Allah hic affetmesin diyorum; onlar da can tasimiyor mu? Yureginiz buna nasil el veriyor? 
Gecen gun Facebook'ta okudugum bir soz ne kadar da dogru: Pet diye aliyorlar, pat diye atiyorlar.

Umuyorum bir gun insanlar hayvanlara karsi daha duyarli olurlar...

1 yorum :

  1. Cok uzucu ya, benim hayvanlarla aram cok iyi olmasa da (biraz korkuyorum da) boyle dokunakli hikayeler duyunca cok uzuluyorum.. :(

    YanıtlaSil