Gectigimiz 26
Ocak Persembe gunu, tum Avustralya’da resmi tatil olan ve gun boyu cesitli
etkiniklerle kutlanan Australia Day’di.
Ben de hem bu gunun onemini anlamak ve hissedebilmek, hem de gunun fotograflarini
cekip sizlerle paylasmak icin bir kac toren ve etkinlige katildim. Fotograflari ve izlenimlerimi paylasmadan
once cok fazla detaya girmeden bu gunun tarihcesinden bahsetmek istiyorum
sizlere.
Sydney’de bulunan
yillik kayitlarin gosterdigine gore, 26 Ocak gununun “Ilk Cikarma Gunu” ya da “Kurulus
Gunu” olarak taninmaya baslanmasi onsekizinci yuzyilin baslarina denk
geliyor. Bu tarih, Britanya Kralligi’ndan
hukumluleri tasiyan ilk onbir gemilik donanmanin kaptani Arthur Phillip’in 1788’de
Sydney Koyu’na ayak bastigi tarih. Kaptan
Phillip, koya ayak basar basmaz Britanya Kralliginin bayragini gondere cekiyor
ve ilk defa 22 Agustos 1770 yilinda Kaptan James Cook tarafindan kralligin kolonisi
olarak ilan edilen kitanin dogu yarisinin Buyuk Britanya Kralligi’na ait
oldugunu bir kez daha hatirlatiyor.
Onceleri, buraya
getirilen hukumlulerin ya da onlarin cocuklarinin yeni bir hayatin baslangicinin
sembolu olarak festival olarak kutladiklari bu gun, zaman icinde Australia Day
adini aliyor ve ulusun butunlugunu temsil eden bir gun haline donusuyor. 1935 yilinda butun Avustralya eyaletleri bu
tarihi Australia Day olarak resmen kabul etselerde, 26 Ocak gununun tum ulkede
resmi tatil ilan edilmesi 1994 yilini buluyor.
Etkinlikler,
Avustralya’nin bir simgesi haline gelmis olan buyuk bir Aussie barbeku kahvaltisi
ile basladi. Burley Griffin Golu’nun kenarinda,
Canberra’nin en guzel parklarindan biri olan Rond Terrace’da, sabah 7’den
itibaren yanmaya basliyor barbekuler; sosisler pisiriliyor, ekmekler kizartiliyor,
cesitli meyve ve icecekler dagitiliyor.
Bunlarin hepsi ucretsiz hem de.
Piknik battaniyesini kapan geliyor; ufak cocuklu aileler, gencler,
yaslilar… Herkes kendine bir kose bulup gunun tadini cikartiyor. Bu barbeku
partisi farkli uluslardan pek cok insani bir araya getiren onemli bir
etkinlik. Avustralyalisi, Cinlisi,
Turku, Ispanyolu, Yunani… Herkesin tek bir ulusun parcasi olarak birbirine
karisip harmanlandigi guzel bir beraberlik.
Benim belki de Avustralya’nin en cok sevdigim yani bu. Ister Avustralyali olarak dogun, ister
yuvaniz olarak secin burayi; Avustralyalilik paylasilan bir kimlik. Hangi ulusa
ait olursaniz olun, herkesi farkliliklariyla kabul eden ve bu farkliliga saygi
gosteren ortak bir bag.
Piknigin bitimine dogru, saat 10 civari vatandaslik
ve bayrak seremonisi ile resmi torenler basladi. Bu torende Avustralya vatandasi olmaya hak
kazananlara sertifikalari sunuluyor Basbakan tarafindan. Isteyen herkes izleyebiliyor toreni ama zaten
barbeku partisiyle dolup tasan parkta, birakin toren alanina yaklasmayi, konusmacilari
duymak bile cok zor. Sahsen ben hic
duyamadim :)
Insallah birkac sene icinde, sadece izlemek icin
degil sertifikami almak icin katilmaya niyetim var bu torene :)
Benim en cok hosuma giden ve kendimi sanki Cumhuriyet
Bayrami ya da Otuz Agustos Zafer Bayrami’ndaymisim gibi hissettiren- ki iyiki bu
(eski) bayramlari gormusum, yasamisim diyorum, artik tarih oluyor her biri
birer birer- vatandaslik toreninin hemen ardindan baslayan Bayrak toreni.
Avustralya bayraginin gondere cekilmesiyle beraber Royal
Military College bandosu gecisine basliyor, bu gecise F-16’lar eslik ediyor gokyuzunde,
top atislari oluyor. Bandonun hemen arkasindan da Avustralya kara, hava ve
deniz kuvvetleri askerleri gecislerini yapiyorlar.
Tum bunlari izlerken her zaman oldugu gibi cok
duygulandim, gozlerim doldu durdu. Ben
zaten ne bando izleyebilirim illa bir iki damla gozyasi dokmeden ne de Mehter
Takimini. Tuylerim diken diken olur hep,
gozlerim dolar, cok gururlanirim, sanki icimden deli bir cosku disari cikmaya
calisir.
Bu gecislerin ardindan parktaki toren ve
etkinlikler son buldu. Bu, gunun sonu mu
demekti? Elbette hayir. Sehrin pek cok yerinde kutlamalar devam etti
ama ben onlara katilmadim. Aksam da
havaifisek gosterisi vardi ama hava yagisli oldugu icin cikamadik disari
malesef. Oysa ki izlemeyi cok
istemistim.
PEKI AUSTRALIA DAY AVUSTRALYALILAR ICIN NE ANLAMA
GELIYOR?
Her ne kadar yukarida, ister burda dogmus ol ister
sonradan gelmis ol, herkes Avustralyali sayiliyor desemde, bu soruya verebilecegim
iki cevabim var. Birincisi burda dogan
Avustralyalilardan edindigim izlenimlere dayaniyor, ikincisi de gocmenlerden.
Burda dogan Avustralyalilar bu gunu en basta
muhtesem bir tatil firsati olarak goruyorlar.
Bu sene 26 Ocak Persembe gunune denk geldigi icin pek cok kisi bunu
firsat bilip Cuma’yi da izinli gecirdi. Insanlar
kendilerini ya deniz kenarina attilar ya da evlerinde aileleriyle birlikte
zaman gecirdiler. Ne yalan soyleyeyim,
ben elinde bayraklarla sokaklara dokulmus insanlar gormeyi bekliyordum Turkiye’de
ki gibi ama umdugumu bulamadim :) Barbeku
partisi cok kalabalikti ama bunun da sebebinin barbekude cizirdayan sosiler
oldugunu anlamam uzun surmedi. Sosis sirasindayken
arkamda bekleyenlerin su konusmalarina kulak misafiri oldum ve gulmeden
edemedim :)
Aussie1: Su kuyrugun uzunluguna bak! Sence bize
sira gelir mi?
Aussie2: Bilmiyorum ki. Pek oyle gorunmuyor. Evde otursak daha iyiydi sanirim.
Aussie1: Seneye kahvaltimizi edip gelelim :)
Esim de Avustralyali oldugu icin eve geldigimizde
ona sordum dusuncelerini.
N: Australia Day senin icin ne anlam ifade ediyor?
P: Tatiil!!
N: Baska? Vatanseverlik filan?!
Sorumdaki maksadi anlayan esim soyle devam ediiyor. “Sen Turkiyedeki gibi sokaklara dokulmus
insanlar gormeyi bekliyordun ama burda durum biraz daha farkli. Siz, zorlu bir savasin ardindan bir ulus
olmayi kutluyorsunuz her sene Otuz Agusto’la, Cumhuriyet Bayrami’yla. Sizin gectiginiz bagimsizlik yolu ile bizim bir
ulus olusumuz cok farkli. Boyle olmamiz
ulkemizi sevmedigimiz anlamina gelmiyor, sadece bunu gosterme bicimimiz farkli.” Hak veriyorum elbette.
Gocmenler icin ise bu gun daha bir anlamli. Onlar bu ulkenin bir parcasi olduklarini kanitlamaya, sevgilerini ve bagliliklarini gostermeye daha hevesliler. Diger uluslardan katilimin cok yuksek olmasi da bu yuzden bence.
Ben Avustralyalilarin ne kadar rahat olduklarini
buraya ilk geldigimde anlamistim zaten :) Ne de olsa her ulusun kendine gore bir karakteri var. Iki senedir burada
yasiyorum, epey de baglandim bu ulkeye ve her gun burayla ilgili bir yeni sey
daha ogrenmek, kesfetmek beni cok mutlu ediyor…